İnci Döndaş Röportajı

Erdemi Unuttuk

Dr. Murat Bilgili

O son 16 yıldır cinayetlerin, gizli kalan olayların çözüldüğü Adli Tıp Kurumunda uzman olarak çalışyor. Şimdiye kadar 500 otopsiye imza atan Dr. Murat Bilgili haeln kurumda 2. İhtisas Kurulu üyesi olarak görev yapıyor ve gazeteleri üçüncü sayfalarında yer alan haberlere konu olan ölümlerin gerçek nedenlerini ortaya çıkarıyor. Fakat bugüne kadar otopsilerden çıkan sonuç sadece ölümlerin nedeni olmadı Bilgili için. Hayatın her alanında eşit olan insanların bunun farkında olmadan yaşamaları, insani değerleri unutmaları Bilgili’nin önündeki otopsi masasında tüm çıplaklığı ile duruyordu.

İnsanlar, insan olmanın erdemlerini neden farketmiyorlardı? Farketmeleri için ne gerekti? Bilgili “Batının Şövalyeleri, Doğunun Fakirleri – Ezoterizmle Sırra Erenler” adlı kitabında bunun yanıtını vermeye çalıştı. Yani bildiğimiz ama uygulamadığımız erdemlere bir tür giriş rehberi oluşturdu.

“Da Vinci’nin Şifresi ve daha birçok kitapta gizli örgütler yazıldı. Bu örgütlere üye olan kişilerin sahip olduğu değerlerden bahsedildi” diyen Bilgili, kitabında insanın sahip olması gereken erdemleri örneklerle açıklıyor.Kuran’daki ayetler, ünlü düşünürlerden alıntılar, Mevlevilik Ahilik gibi kültürlerin değerleriyle anlattıklarını destekliyor. Bilgili, tüm bu düşünelerin temelinde aslında kamil ve erdemli bir insan olma gerekliliğinin yattığını anlatıyor.

Bilgili’ye bunları neden anlatma gereği duyduğunu sorduğumuzda, “Bunlar Anadolu’da gelenekti, ancak zamanla siyasi ve sosyo kültürel değişim nedeniyle unutuldu. Kendimize ve öz değerlerimize yabancılaşmaya başladık. Değerlerimiz ‘keşke’ sözleriyle akşamları yapılan arkadaş sohbetlerinin konusunun ötesine geçemez oldu” yanıtını veriyor.

Bilgili coğrafyaların ve bu coğrafyalarda yaşayan insanların değişmesiyle, insanın erdemi arar hale geldiğini söylüyor ve ekliyor;

“Kitabımda aslında erdemleri insanların yarattığını, ezoterizmi yine insanların yarattığını ancak bunları ulaşılmaz bir yere koyarak yarattığı değerlerin altında nasıl ezildiklerii anlatmak istedim. Aslında sorunları çözmek için bunları kaldırdığımız raftan indirip hayata bakmamız yeterli. Bunları nasıl geri alacağımızı hayattan örneklerle anlatmaya çalıştım.”

Aynaya Bakmak

Bilgili küçük ve önemsiz görünen ayrıntıları “Hayat insanın kendini bilerek yaşaması ile daha güzel” felsefesini öykü, şiir ve deneme gibi biçemlerle anlatıyor. Bir kadın yada erkeğin sevgisine “Hayır” yanıtı veren kişiye ettikleri, Tanrı tarafından acının ortasına atıldığını düşünerek suyun altında nefes alamadığını hisseden kişinin değerlerini keşfedip su yüzüne çıkarak nefes alışı, ölüm döşeğindeki yaşlı bir adamın intihar etmeye kararlı olan tekerlekli sandalyedeki bir kişiyi yeşil kabuk ceviz armağan ederek hayata bağlaması örneklerden sadece birkaçı.

Kitabın adıylada anlattıklarını pekiştirdiğini söylüyor yazar. “Batının Şövalyeleri” tanımlamasıyla tarihte yıkan, istila eden bir süreç olarak değerlendirilen Haçlı Seferleri içinde kutsal topraklara gitmek arzusunda olan varlıklı insanların bulunduğunu söylüyor. Bilgili, “Bu amaç uğruna sevdiklerini ve servetlerini geride bıraktılar. Kılıç sallasalar dahi amaçları kan dökmek değildi. Anadolu’ya geldiklerinde fakirlerle karşılaştılar. Dinler, coğrafyalar farklıydı ama kendi erdemleri vardı. Bu erdemlerin birleşmesiyle batının şovalyesi Doğunun Fakiri, doğunun fakiri batının şövalyesi oldu.Buda dünyanın neresinde olursanız olun insan erdemlerinin birleştiği ve hayatları yönlendirdiğini anltıyor” diyor.

Kişinin aynaya baktığında yüzünü kendi gözleriyle gördüğünü belirten Bilgili, çoğu insanın kendine nasıl biri olduğunu sormadığını vurguluyor. “Bu bir ağır sorudur” diyen Bilgili, buna örnek olarak Kierkegaard’ın şu sözünü gösteriyor: “…Kelebek bir zamanlar tırtıl olduğunu unutur, belki bir kelebek olduğunuda unutup bir balıkda olabilir. Derin ruhlar asla kendilerini unutmazlar ve olduklarından başka birşey haline gelmezler…”